6 Ekim 2014 Pazartesi

TURİZMDE YEŞİL PAZARLAMA UYGULAMALARI



TURİZM VE ÇEVRE İLİŞKİSİNİN ORTAYA ÇIKARTTIĞI SORUNLAR

Turizm sektörü, genellikle doğal dengenin çok hassas olduğu destinasyonlarda gelişmekte ve dikkat edilmezse bu dengeyi kolaylıkla bozmaktadır(Gürpınar, 1990: 67;aktaran Kızılırmak, 2011:2). Turizmin ekonomik getirilerinin ağır basması, turizm ve çevre arasındaki ilişkinin göz ardı edilmesine neden olmuştur. Turizm sadece ekonomik bir olay değildir. Turizm sektörünün kullanarak bir talep öğesine dönüştürdüğü belli başlı üç çevresel kaynak vardır. Bu kaynaklar(Kızılırmak, 2011:2);

-Doğal kaynaklar (deniz kıyıları, ormanlık alanlar, ulusal parklar vb.)
-İnsan yapısı kaynaklar (tarihi kent dokuları, arkeolojik alanlar vb.)
-Sosyo-kültürel kaynaklar (yeme-içme, merasim vb. gibi örf ve adetler).


Özellikle doğal ve insan yapısı kaynaklar, turizmin dayandığı en önemli unsurlardandır. Turizmin gelişimi için bu çevresel kaynakların korunması gerekir. Ancak turizmin doğrudan korumacı bir endişesi olmadığı gibi, çoğu kez turizmin gelişimi, beraberinde getirdiği hızlı yapılaşma nedeniyle çevreyi tehdit etmektedir. Dolayısıyla bir ülkenin turizm planlaması yapılırken turizmin sadece ekonomik sonuçlarını değil, çevresel etkilerini de dikkate almak gerekir (Akış, 1999: 36; aktaran, Kızılırmak, 2011:2 ).

Dünya denizlerindeki kirliliğe yönelik yapılan bir araştırma, her yıl 450 milyar metreküp arıtılmamış ya da kısmen arıtılmış çöp, endüstriyel ve tarımsal atığın denize bırakıldığını ortaya koymaktadır. Dünya nüfusunun neredeyse yarısının deniz kıyısında yaşadığı, her yıl yaklaşık 250 milyon kişinin kirli denizlere girdiği için mide ve bağırsak enfeksiyonu ile üst solunum yolları hastalıklarına yakalandığı, yenebilen balık türlerinin yüzde yetmişinin tükendiği düşünüldüğünde durumun önemi daha iyi anlaşılabilmektedir (Öneş, 2008:78; aktaran, Güneş, 2011:45-51)
YEŞİL PAZARLAMA

Günümüzün uzmanları yeşil pazarlamayı, “Tüketicilerin ve toplumun ihtiyaçlarını, karlı ve sürdürülebilir şekilde belirlemek, tahmin ve tatmin etmekten sorumlu, bütünsel yönetim süreci” olarak tanımlamaktadır. Böylece yeşil pazarlama toplumun ihtiyaçlarını ve isteklerini tatmin etmeye istekli değişimlerin meydana getirilmesi ve kolayca uygulanması amacıyla doğal çevreye en az seviyede zarar vermek suretiyle oluşturulmuş faaliyetler topluluğudur şeklinde tanımlanabilmektedir(Tarınç, 2012).

Yeşil Pazarlamanın Amacı ve Önemi

• Yeşil pazarlamanın amacı yeni tüketim alanları yaratmak değil, sınırlı doğal
kaynakları en iyi şekilde kullanmaktadır.
• Yeşil pazarlama, kullanılıp atılacak ürünlerin üretilmesi üzerinde değil doğal
dengenin sağlanması ve korunması ile enerji tüketiminin en az seviyeye indirilmesi üzerinde yoğunlaşmaktadır.
• Yeşil pazarlama, çevrenin uğradığı tahribatı engelleyecek ve sanayinin yarattığı
çevre kirliliğini azaltacak alternatifler aramaktadır.
• Yeşil pazarlama, çevre dostu ürünlerin kullanımını teşvik etmeye, paketleme
işlemini en az düzeye indirmeye ve toplumda geri dönüşüm bilincini yaratmaya yönelmektedir.

Sosyal pazarlamanın prensipleri pazarlamanın sosyal sorumluluğu ve yeşil pazarlama kavramlarından farklılık gösterir. Yeşil pazarlama çevre koruma prensiplerine uygun ürün üretimiyle ilgilenir. Bunun yanında pazarlamanın sosyal sorumluluğu ve sürdürülebilir gelişme ise tüketicinin arzu, istek ve ihtiyaçlarıyla ve ürünlerin çevre koruma prensiplerine uygunluğu ile ilgilenir. Yeşil pazarlama çevresel sorumlulukla üretime odaklanmıştır. Ürünlere ihtiyaç olup olmadığı ile pek ilgilenmez. Sosyal pazarlama ve sürdürülebilir gelişme çevresel etkenlerle ilgisi az olmasına rağmen toplumdaki ürünlerin oynadığı rolle ilgilenmektedir(Tarınç, 2012).



Yeşil Pazarlama Kavramının Tarihi ve Gelişimi

Bireysel veya toplumsal açıdan göz önüne alındığında çevre bilinci ve çevre koruma çabalarının bir bakıma, asırlarca öncesine kadar varan bir geçmişi olduğu anlaşılabilir. Ancak bu alanda yaygın, yoğun ve kapsamlı araştırmaların ortaya çıkışı ve etkili politikalar oluşturma çabaları 20.Yüzyılın ikinci yarısında görülmeye başlanmıştır(Tarınç, 2012).

Çevre koruma konusunda 1970'lerde başlayan çözüm arayışları daha çok kirliliğin önlenmesi temeline dayanıyordu. Bu ilkeye dayanılarak geliştirilen teknolojiler, yüksek enerji ve malzemeye gereksinim duyan, kirleticilerin havaya, suya ya da toprağa salınmadan önce azaltılmasını öngören, üretim sonrasında ve ürünün ömrünü tamamlamasından sonra başvurulan teknolojiler olmuştur. Özellikle son 15-20 yıllık dönemde birçok ülkede ve uluslararası düzeyde çevreci kuruluşların, hükümetlerin, işletmelerin ve toplumun bu konudaki çalışmaları giderek artmaktadır(Tarınç, 2012).

1970’li yıllardan günümüze kadar çevre sorunlarının pazarlama literatüründe ele alınışı incelendiğinde konunun; ekolojik pazarlama, çevreci pazarlama, yeşil pazarlama ve sürdürülebilir pazarlama kavramlarıyla ele alındığı görülmektedir. Ekolojik pazarlama belirli çevre sorunlarını (kirlik, enerji kaynaklarının tüketilmesi) ve bunların mevcut teknolojilerle önlenmesine yönelik pazarlama faaliyetlerini tanımlamak için dar anlamda kullanılmaktadır. Çevresel ve yeşil pazarlama kavramlarında ise daha geniş bir ürün kategorisini içerecek şekilde yönetsel bir bakış açısı yer almaktadır. Sürdürülebilir pazarlama ise makro bakış açısıyla pazarlama faaliyetlerinin sürdürülebilir kalkınma anlayışı kapsamında ele alınışını yansıtmaktadır(Tarınç, 2012).

1970’lerdeki birtakım ilgilere rağmen, gerçek anlamda yeşil pazarlama fikri 1980’lerin sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Yeşil pazarlama hakkındaki akademik araştırmalar tüketicinin haklarını korumaya yönelik hareketleri arttırmış aynı zamanda tüketim davranışları hızla yeşil tüketime yönelik değişmiştir(Tarınç, 2012).


Yeşil Pazarlama Karması


Çevreci pazarlamanın dört stratejisi arasındaki farklılıklar, pazarlama karmasının dört elemanından ürün, fiyat, dağıtım, tutundurma- her bir stratejide nasıl faydalanıldığı göz önünde bulundurularak görülebilir. Zayıf çevreci stratejide çevrecilik çoğunlukla ürün gelişimi, tasarım ve üretimde gösterilme eğilimindedir. Savunmacı çevreci strateji ise genellikle pazarlamanın özendirme yönünde yer alır ve reklam gibi dışa dönük araçlar yerine özellikle daha sessiz olan halka ilişkilerden faydalanır. Savunmacı çevreci tutum ayrıca ürünün gelişiminde, tasarımında ve üretim aşamasında sakin bir şekilde çevreci tutumu takip eder. Gölge çevreci strateji dışa dönük promosyon çabalarında çevreciliğini ikinci planda bırakır ve eğer maliyet yeterlilikleri çevrecilikle başarılabiliyorsa fiyatlandırmada, ürün geliştirmede, tasarım ve üretimde de çevreci bir tutum takip eder. Son olarak, aşırı çevreci strateji yer öğesi de dahil olmak üzere tüm pazarlama öğelerini yoğun bir şekilde kullanır ve dağıtım sistemleri ve perakendeciler çevreci tutumlarına göre seçilir ve teşvik edilir(Tarınç, 2012).

Yeşil Ürün

İşletmeler faaliyetlerini doğal çevreyle uyumlu biçimde sürdürmek zorundadırlar. Sanayileşme süreciyle birlikte çevrenin hızla kirlenmesi çevreye zararlı ürünlere karşı büyük bir tepkinin gelişmesine yol açmıştır. Tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyen faktörler arasına ürünün çevreye zararlı olup olmaması da girince, işletmeler çevre dostu ya da diğer bir adla yeşil ürünler üretmeye ve yeşil ürün politikaları oluşturmaya başlamışlardır(Tarınç, 2012). Yeşil ürün, canlılara zarar vermeyen, yer küreyi kirletmeyen, doğal kaynakları daha az tüketen, geri dönüştürülebilen ürün olarak tanımlanmaktadır(Dilek, 2012).

Yeşil Fiyat

Yeşil ürün üreten ya da hizmet sürecinde yeşil ürünleri kullanan işletmeler için en önemli kararlardan biri de fiyatın nasıl şekilleneceğidir. Fiyatın belirlenmesinde en önemli unsurlar ise pazarın koşulları ve tüketicilerin yeşil ürünlere olan bakış açısıdır. Varinli’ye göre, maliyet tasarrufundan kaynaklanan daha düşük bir fiyat (diğer ürün ve hizmetlerle kıyaslandığında), doğal olarak tüketicileri çevre-dostu ürün ya da hizmeti satın almaya teşvik edecektir. Ancak, yeşil ürün ya da hizmetin fiyatı diğerlerine göre daha yüksek olduğu taktirde, yeşil ürünün promosyonu ve yeşil ürün için fazladan para ödemeye istekli tüketicilerin hedef kitle olarak seçilmesi önem kazanmaktadır. Örneğin, 2000 yılında yapılan bir araştırmaya göre, A.B.D.’de tüketiciler yeşil ürünler için % 6,6 daha fazla para ödemeye istekli iken, Çin’de bu oran % 4,5 olarak tespit edilmiştir (Chan 2000: 59). Yapılan araştırma gösteriyor ki, ülkelerin ekonomik yapıları da yeşil ürün ya da hizmetlerin fiyatlandırılmasında önemli bir unsurdur. Türkiye gibi henüz gelişmekte olan ülkeleri düşündüğümüzde bu oranın daha az çıkma olasılığı yüksektir(Dilek, 2012).


Yeşil Dağıtım
Dağıtımın temel fonksiyonu, çevresel maliyetleri en aza indirgemektir (Varinli,2008;40). Başka bir deyişle, yeşil ürün (veya hizmetlerin) tüketiciye ulaştırılması sürecinin de, tıpkı üretim sürecinde olduğu gibi, çevreye verilen zararı en aza indirmeyi hedeflemesi gerekir. Bu demektir ki, yeşil pazarlama sürecinde, çevrenin korunması için alınabilecek önlemlerin belirlendiği yeşil bir dağıtım politikasına ihtiyaç vardır. Yeşil dağıtım politikası, ürün dağıtımının daha az yakıt harcanarak yapılması, satış noktalarının müşterilerin daha az zaman ve yakıt tüketeceği şekilde konumlandırılması gibi yeşil önlemleri almayı vaad eder(Dilek, 2012).


Yeşil Tutundurma

Tutundurma, kişisel satış, reklam, tanıtma ve diğer satış arttırıcı çabalar olmak üzere dört alt bileşenden oluşmaktadır. Tutundurma faaliyetlerinde esas olan, işletmelerin, hangi bileşeni kullanırsa kullansın, kamuoyunu, yaptığı yeşil pazarlama uygulamaları konusunda bilgilendirmesidir(Dilek, 2012).




TURİZMDE ÇEVRE KORUMA

Türkiye’de çevre korumaya yönelik olarak geliştirilmiş Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli turizm projeleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları, Akdeniz-Ege Turizm Altyapısı ve Kıyı Yönetimi (Atak) Projesi, Mavi Bayrak Projesi, Çevre Dostu İşletme Paketleri (Cıpa,Yunus), Yeşil Yıldız Projesi (Çevreye Duyarlı Tesis Simgesi) dir(Turhan, 2010).

Akdeniz-Ege Turizm Altyapısı Ve Kıyı Yonetimi (Atak) Projesi

Hükümetimiz ile Dünya Bankası arasında 1989 yılında yapılan sözleşme çerçevesinde,  1998 yılında proje çalışmaları tamamlanan ATAK Projesi; Çanakkale- Balıkesir il sınırından Antalya- İçel il sınırına kadar uzanan kıyı kesimindeki 100’e yakın yerleşimin kümelendirildiği 10 yüksek öncelikli ve 15 ikincil öncelikli havzada çevre ve insan sağlığını korumaya yönelik altyapı (İçmesuyu, Kanalizasyon, Atıksu Arıtma, Katı Atık Bertaraf vs.) sistemlerinin yapımını amaçlamaktadır. Pilot Havza olarak seçilen yüksek öncelikli havzalardan, Çeşme/Alacatı’da uygulama çalışmaları tamamlanma aşamasına gelmiştir. Ayrıca, Marmaris-İçmeler-Armutalan Havzasında da fizibilite çalışmaları tamamlanmış, uygulama çalışmalarına yerel yönetimlerce (Kendi İstekleriyle) devam edilmektedir(Turhan, 2010).

Mavi Bayrak Projesi

Avrupa Topluluğu, kendi ülkelerinde yüzme amacı ile kullanılacak göl ve deniz suları için uyulması zorunlu bazı kurallar koymuşlardır. 1987 yılında Avrupa Çevre Eğitim Vakfı tarafından yürütülen Mavi Bayrak Kampanyası adı altında Birleştirilen bu oluşuma Avrupa Biriliği dışında 1991 yılında Finlandiya kabul edildikten sonra Türkiye’de de bu yönde çalışmalar başlamıştır. Mavi Bayrak Kampanyası dört temel konu üzerinde yoğunlaşmıştır(Turhan, 2010).
Bunlar;
- Yüzme amacıyla kullanılan suyun niteliği,
- Çevresel eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının yönlendirilmesi,
- Plaj düzeni ve emniyetin sağlanması,
- Çevre Yönetimi’ dir.
Bu konular Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı tarafından tespit edilen kritere dağıtılmıştır. Mavi Bayrak Projesi Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde 1993 yılında kurulmuş olan Türkiye Çevre Eğitim Vakfı’nın eşgüdümünde yürütülmektedir. Kıyıların korunması, çevre bilincinin gelişmesi ve turizm pazarlamasında Mavi Bayrak Projesi’nin önemli bir yeri vardır. Esasen bir çevre ödülü olmakla birlikte, uluslararası standart özelliği taşıması ve uygulama alanının kıyılar olması nedeniyle turizm sektörü açısından büyük önem taşımaktadır(Turhan, 2010).

Çevre Dostu İşletme Paketleri (Çıpa, Yunus)

İşletmelerde çevre bilincinin oluşturulması ve çevre korumasına katkı sağlanması amacıyla 1993 yılından itibaren, talepte bulunan işletmelerde, sınıflandırma çalışmalarında olduğu gibi, oluşturulan Sınıflandırma Heyetleri tarafından, değerlendirme formları kullanılarak değerlendirme yapılmakta ve belirlenmiş olan puan barajını asan işletmelere çevre dostu kuruluş belgesi ve plaketi verilmektedir. Verilmekte olan plaketlerde yer alan simgeler de tesisin türüne göre farklılık göstermektedir. Yat işletmeleri için verilen plaketlerde "Yunus", Yat Limanları için verilen plaketlerde "Çıpa" simgeleri bulunmaktadır(Turhan, 2010).

Yeşil Yıldız Projesi (Çevreye Duyarlı Tesis Simgesi)

Günümüzde, küresel ısınmanın artmasıyla birlikte, çevre bilinci ve çevreye duyarlılık çalışmaları da önem kazanmaktadır. Dünyada yaşanan söz konusu gelişmelere koşut olarak, uluslararası kabul gören kriterler ve diğer gelişmeler de dikkate alınmış ve çevreye duyarlı konaklama işletmeleri için bu proje geliştirilmiştir. Kriterler; enerji, su, çevreye zararlı maddelerin tüketiminin ve atık miktarının azaltılmasını, enerji verimliliğinin arttırılmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesini, konaklama işletmelerinin yatırım aşamasından itibaren çevreye duyarlı olarak planlanmalarını ve gerçekleştirilmelerini, tesisin çevreye uyumunu, çevreyi güzelleştirici düzenleme ve etkinlikleri, ekolojik mimariyi, çevreye duyarlılık konusunda bilinçlendirmeyi, eğitim sağlanmasını, ilgili kurum ve kuruluşlarla isbirliği yapılmasını kapsamaktadır. Temel kriterler arasında; İşletmelerin çevre politikasının ve eylem planlarının olması eylem planının uygulanmasında uzman bir yetkilinin olması, personel eğitimi, atık su planının olması ve genel enerji tüketim verilerinin çıkarılması bulunmaktadır(Turhan, 2010).



TURİZM İŞLETMELERİNDE YEŞİL PAZARLAMA UYGULAMALARINA ÖRNEK

 Calista Luxury Resort

Calista Luxury Resort, Antalya Belek’te doğanın ve denizin bütünleştiği, Kızılçam ormanları başta olmak üzere pek çok orman alt tipleri, sulak alanlar ve tarım alanlarının yer aldığı 120.000m2 alanda yer almaktadır. 2000-2002 yılları arasında 213 kuş türü gözlendiğinden dolayı kuş cenneti olarak da adlandırılan bu alanda, kuşların bir kısmının uzun süre konakladıkları, bir kısmının ise transit geçiş yaptığı tespit edilmiştir. Calista Luxury Resort havaalanına 27 km, Antalya şehir merkezine 35 km ve Belek şehir merkezine 4 km uzaklıktadır(Seynhan, 2010).
Calista Luxury Resort Hotel yönetimi ve çalışanları, yaptıkları projelerle “turizmde kalite; çevre duyarlılığından geçer” felsefesini benimsemişlerdir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan, çevre konusunda ilk kez verilen “Yeşil Yıldız” sembolünü Türkiye’de 2009 yılında kazanan ilk otel olmuştur(Seynhan, 2010).

Atıkların Azaltılması, Geri Dönüşüm Ve Yeniden Kullanımı

Eskiyen çarşaf ve havlular koyu renge boyatılarak Kat Hizmetleri departmanı çalışanları tarafından temizlik bezi olarak kullanılmaktadır. Her oda ve klozet temizliğinde farklı bez kullanıldığı için bez ihtiyacı bu şekilde karşılanmaktadır. Otel içi ve dışı yazışmalarda faks sistemi bilgisayara bağlı olmakla birlikte, çoğunlukla e-posta kullanılarak kâğıt atığı En alt düzeye indirilmeye çalışılmıştır. Müşteri girişleri sırasında diğer otellerde pasaport fotokopisi alınırken, Calista Luxury Resort’te pasaport taranarak bilgiler bilgisayara aktarılmaktadır. “Kayıt Formu”na (Registration Card) sadece müşterin imzası alınmaktadır. Fidelio ile bütünleşik bir program satın alınarak Önbüro departmanındaki kâğıt atığı da azaltılmaya çalışılmıştır. Yiyecek ve İçecek departmanında porselen tabak ve bardakların yanı sıra havuz kenarında ve barlarda kırılma riski sıfır olan polikarbon bardaklar kullanılmaktadır. Tek kullanımlık malzemeler asgari düzeyde tercih edilmektedir(Seynhan, 2010).

Atıkların ayrıştırmasından elde edilen gelir, otelin sosyal yardımlaşma fonuna aktarılarak çalışan personel ya da birinci derecede yakınlarının, doğum, nişan, evlilik, kaza, hastalık veya vefat gibi günlerinde maddi ve manevi destek sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Bu proje 2007 yılında SKAL Kulübünün her yıl düzenlediği Turizm ödüllerinin Antalya elemelerinde birinci seçilmiştir(Seynhan, 2010).


Tehlikeli Maddeler

Calista Luxury Resort Hotel’de “Tehlikeli Maddeler Envanteri” tutulmaktadır. Kullanılan her maddenin “Tehlikeli Madde Bilgi Formu” (MSDS – Material Safety Data Sheet) doldurulmaktadır. Kat hizmetleri departmanında kullanılan kimyasal Temizleyiciler TURMEPA Deniz Temiz Derneği’nin çevre dostu temizlik ürünleridir. Bu ürünler; denizlerin korunması ve çevrenin kirletilmemesi ilkesinden yola çıkarak doğal hammaddelerden elde edilen, suda biyolojik çözünürlüğü olan, doğada biyolojik birikme yapmayan, ayarlı köpüğü sayesinde kolay durulama sağlayarak su tasarrufuna imkân veren ve ambalajları geri dönüşümlü ürünlerdir. Havuzlar için kullanılan kimyasallarda pahalı ve zararlı olan ph ve klor kimyasalları yerine, doğaya dost gümüş ve bakır iyonları ile dezenfeksiyon yapılan “iyon sistemi”ne geçilmiştir. Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği gereğince tesis içerisinde departmanlarca veya müşteriler tarafından kullanılan pillerin yetkilendirilmiş kuruluşlara teslim edilmesi zorunludur. Calista Luxury Resort Hotel atık yönetim planı çerçevesinde atık pillerini “TAP Derneği” tarafından gönderilmiş olan özel kutularda biriktirmekte ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın izin verdiği kargo şirketi ile düzenli aralıklarla bu pilleri teslim etmektedir(Seynhan, 2010).

Enerji Randımanının Arttırılması Ve Etkin Yönetimi

Odalarında enerji tasarruf sistemi (energy saver) kullanılmaktadır. Böylece müşteri odada olmadığı zaman elektrik sistemi boşuna çalışarak enerji tüketmez. Soğutma ve havalandırma, pencere ve kapıların açılması durumunda otomatik olarak kapanır. Bloklarda kullanılan dış camlar çift cam olup, yeşil renkte boyalıdır. İç ve dış camlar %43 ısı farkı sağlayacak şekilde seçilmiştir(Seynhan, 2010).

Temiz Su Kaynakları Yönetimi

Reverse Osmos adı verilen sistem ile bu sistem ileri Filtrasyon yöntemi, yüksek teknolojinin en son olanaklarının kullanıldığı üst düzey bir su arıtım sistemidir. Aynı zamanda deniz suyundan tatlı su eldesi için de kullanılan “Reverse Osmos” sistemleri, özel tip membranlar sayesinde atık su veya çeşitli su ile karışık likitlerin geri kazanımlarında mükemmel sonuçlar vermektedir. Bu proje ile deniz suyundan günlük 1500 m3 tatlı su elde etmeyi planlayan Calista Luxury Resort, deniz suyu arıtma projesi olarak bu konuyu 2009 yılında gündemine almıştır. Odalarda yer alan bilgilendirme kartında; olası su sızıntılarının İletilmesi İçin telefonlar teknik servis departmanına yönlendirilmekte ve sadece yıkanması istenilen havluların küvete atılması belirtilerek müşteriler su tasarrufu konusunda bilgilendirilmektedir. Otelin genel alan ve odalarındaki tüm musluklara ve Duşlara “perlatör” denilen suyun hava karışımlı akmasını sağlayan mekanizma takılmış, bu sayede temiz suyun %45 daha tasarruflu kullanılması sağlanmaya çalışılmıştır(Seynhan, 2010).

Atık Su Yönetimi

Yan tarafında bulunan Sueno Otel’den çektiği yağmur hattı ile yağmur suyunu alarak bahçe sulamada kullanmaktadır. Otelin bir diğer projesi su gerektirmeyen fotoselli pisuvar Kullanımının sağlanmasıdır. Bu konuda bir firma ile görüşme halinde olan Calista Luxury Resort, bir pisuvarda yıllık 6 ton su tüketiminin olduğunu hesaplamış, 12500 kullanımlık bu yeni ürün ile atık su miktarını azaltmayı planlamaktadır. Konunun hijyen boyutundaki araştırmaları devam etmektedir(Seynhan, 2010).

Ulaşım

Odalara koyduğu “Ortak Çevremiz için” bilgilendirme yazılarında müşterilerini şehir merkezine ve diğer turistik Yerlere ulaşımında toplu taşıma araçlarını kullanmaya yönlendirmektedir. Tesis içerisinde müşteriler bir görevli eşliğinde buggy arabalarından yararlanabilmektedir. Buggy arabaları şarj edilebilen 4 ve 6 kişilik araçlar olup, sessiz çalışma ve çevreyi kirletmeme özelliğine sahiptir(Seynhan, 2010).

Alan Kullanımı Ve Yönetimi

İşletmenin yeşil alanının içerisinde bazı nesli tükenmekte olan bitkileri korumaya alarak ekolojik bahçe (Eco-garden) oluşturmuştur. Bu bahçe içerisinde yer alan 2 endemik bitki; kum zambakları ve Serik armutlarıdır. Serik Armutları (Pyrus Serikensis); sadece Belek bölgesinde Calista Luxury Resort Hotel’de koruma altına alınmıştır. Rosaceae (Gülgiller) familyasına ait, Belek için yerel endemik ve nesli tehlike altında bir türdür. Calista Luxury Resort Hotel’de, yeşil alandaki canlı hayatın sürdürülebilmesine destek vermek amacıyla özel sincap yuvası hazırlanmış, sonuç alınmış ve kuş türleri için de farklı yuvaların yapımına başlanmıştır. Calista Luxury Resort Hotel, çocukların ilgisini doğaya çekebilmek için yurtdışından çeşitli hayvan motiflerinde bazı özel bitkiler getirtmiş ve dış bahçe süslemesinde kullanmıştır. Yeşil alanların aktif olarak kullanılması için havuza yakın bölümlerde ağaç altlarına şezlonglar konulmuştur. Böylece havuz kenarına daha az şemsiye konularak görüntü kirliliği önlenmiş, müşterilerin doğa ile iç içe daha çok vakit geçirmeleri ve doğal gölgelendirme sağlanmıştır(Seynhan, 2010).
Sektör Çalışanlarının, Yerel Halkın Ve Turistlerin Sürdürülebilir Turizm Faaliyetlerine Dâhil Edilmesi

Calista Luxury Resort Hotel, çevreyle ilgili bilgilendirmeleri odalara konulan yazılarla ve Müşteri İlişkileri Departmanı’ndaki çalışanlarla yapmaktadır. Müşteri İlişkileri Departmanı tarafından odalara konulan “Çevre Anketi” ile müşteriler otelin çevreye duyarlılık çalışmaları hakkında görüşlerini belirterek sürdürülebilir turizme katkıda bulunmaktadırlar. Haftada bir gün olmak üzere konaklayan müşterilerin çocuklarına mini kulüp faaliyeti olarak çevreyi korumanın önemi anlatılmakta ve çöp toplama faaliyeti yapılmaktadır. Böylece otel müşterilerinin küçüğünden büyüğüne kadar herkes, çevreyle ilgili bilinçlenmekte ve otelin politikasını kavramaktadır. Otel, Mavi Bayrak Belgesi’ne sahip sahilinde soyları tehlikede olan Caretta- Caretta kaplumbağalarının yumurtlama dönemlerine özen göstermekte ve bu konuda bilinçli personeli ile yavruları doğaya kazandırmaya katkıda bulunmaktadır(Seynhan, 2010).

Virgin Atlantic Airlines

Hava yollarında ‘yeşil pazarlama’ uygulamalarına yönelik en iyi örneklerden birisi de Virgin Atlantic Havayolları’dır. Havacılık sektöründe çeyrek yüzyıldan fazla faaliyet gösteren ve merkezi İngiltere’de bulunan şirket, havacılık sektörünün çevre üzerinde yaratmış olduğu olumsuz etkilerin farkında olarak, 2007 yılında çevre politikasını yayınlamıştır. Bu bağlamda Virgin Atlantic Havayolları CEO’su Steve Ridgway, “yolcularımızı temin ederim ki, Virgin Atlantic dünyanın sürdürülebilirliğe en çok önem veren ve bu doğrultuda dünyanın bir numarası olmak adına elinden gelen her türlü çabayı göstermektedir” diyerek bu konuya olan hassasiyetlerini dile getirmektedir(Dilek, 2012).

Şirket, 2009 yılında tüm operasyonel faaliyetlerinde toplam karbon ayak izini 48941 milyon ton olarak ölçmüştür. Bunun % 99’u ise havacılık faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Kalan % 1’lik kısım ise yer hizmetleri ve şirket çalışanlarının oluşturduğu karbon ayak izidir. Şirket bu nedenle özellikle, uçakların karbon gazı salınımını düşürmeye odaklanmış ve bu konuya ağırlık vermiştir. Virgin Atlantic bu doğrultuda, uçan her yolcu ve kargo için kilometre başına % 30 tasarruf sağlamayı hedeflemiştir. Bu sayede, 2020 yılına kadar karbon gazı salınımını sıfır noktasına çekmeyi planlamaktadır(Dilek, 2012).
Bu hedef kapsamında;

-Uçak filosu gençleştirilerek Boeing yakıt verimli Dreamliner 787 serisinden 15 adet satın alınmıştır.
-Dünyanın en büyük motor üreticilerinden biri olan Rolls Royce ile daha az enerji ve yakıt tüketimi yapan motorlar geliştirmek için ortak çalışmalar yapılmaktadır.
-Uçakların boş uçmamasını sağlamak amacıyla yeni uçuş tarifeleri düzenlenmiştir.
-Hava trafiği yönetimi konusunda çalışmalar yapılmakta ve bu sayede en iyi uçuşun nasıl olması gerektiği belirlenmeye çalışılmaktadır.



Enerji ve Su Tüketimi

Şirket enerji kullanımını azaltma konusunda çeşitli hedefler belirlenmiştir. 2008 yılında sadece yer hizmetlerinden kaynaklanan enerji tüketimi 23.080.100 kw/h’dir. Bu oran 2009 yılında 26.950.016 kw/h olarak hesaplanmış ve bu artarak devam eden enerji kullanımını azaltmak amacıyla 2012 ve 2020 hedef yıllar olarak belirlenmiştir. Şirket 2012 yılına kadar % 10, 2020 yılına kadar da % 20 tasarruf yapmayı planlamaktadır. Su tüketiminde de 2012 yılına kadar olan hedef yine % 10’luk tasarruf sağlanmasıdır(Dilek, 2012).

Atık Yönetimi

Şirket 2007 yılında yayınlamış olduğu çevre politikasıyla atık  konusunda şu amaçları belirlemiştir;

-Uçuş sonunda üretilen atıkların % 50’si 2012 ye kadar geri dönüşüme tabi tutularak yeniden kullanılacaktır.
-Yer hizmetlerinden kaynaklanan atıkların % 50’si geri dönüştürülerek, kullanıma
sunulacaktır(Dilek, 2012).

Organik Ürürünler

Virgin Atlantic, çalışanları ve yolcuları için ‘Fairtrade’ (sebze, meyve vb. ürünler için bir çeşit akreditasyon – logo) damgalı organik yiyecekler satın almakta ve kullanmaktadır(Dilek, 2012).

 Taranta Restoran
2000 yılında Boston’da açılan bu restoranın şefi ve aynı zamanda sahibi Jose Duarte, diğer sektörlerde olduğu gibi restoran sektöründe de bir yeşil hareketin başladığını ve kendi restoranının da bu hareket içerisinde yer alması gerektiğini ifade etmektedir. Restoran sahibi bu doğrultuda, Yeşil Restoranlar Birliği’nin görevlendirmiş olduğu danışman ile birlikte, restoranının olumsuz çevresel etkilerinin azaltılarak planlı bir şekilde büyümesi, mali tasarruf, enerji verimliliği, atık yönetimi gibi konularda uygulamalar yapmakta olduğunu belirtmektedir(Dilek, 2012).

Bu konuda yapmış olduğu yenilikler şunlardır;

-Styrfoam (suni köpük, plastik mantar) kullanımını kaldırmak,
-Kullanılan suyun, başka alanlarda yeniden kullanılması ve akış hızının azaltılması için (ör: tuvaletlerdeki sifonlarda) bütün gider vanalarının değiştirilmesi ve suyun muhafaza edilmesi,
-Restoran masalarında yer alan mumların güneş enerjisi ile güç depolayan ve o şekilde yanan mumlar ile değiştirilmesi,
 -Enerji tüketimini azaltmak için tüm ampullerin enerji tasarruflu ampuller ile değiştirilmesi ve tuvaletlere ışık sensorlarının (kişinin hareketine duyarlı şekilde yanıp sönen bir ışık sistemi) takılması,
-Organik ve organik olmayan tüm materyallerin birbirinden ayrıştırılması ve geri dönüşümün sağlanması,
-Tuvaletlerde kağıt havlular yerine, enerji tasarruflu el kurutma cihazlarının kullanılması.


















KAYNAKÇA

Dilek Sebahattin Emre, Turizm İşletmelerinde Yeşil Pazarlama Uygulamaları: Bir Alan Araştırması(Yüksek Lisans Tezi), 2012, Çanakkale Onsekimart Üniversitesi, Çanakkale.

Güneş, Gül. “ Konaklama Sektöründe Çevre Dostu Yönetimin Önemi”, KMÜ Sosyal ve Ekonomi̇k Araştırmalar Dergi̇si, 2011, 45-51.

Kızılırmak, İsmail. “Dünyada Ve Türkiye'deki Turizm İşletmelerinde Çevre Korumaya Yönelik Uygulamalar: Amacı Ve Önemi”, Sosyal Bilimler Dergisi, 2011, 1-12.

Seyhan Güneş, Sürdürülebilir Turizm Kapsamında Konaklama İşletmelerinde Çevreye Duyarlı Uygulamalar Ve Yeşil Pazarlama: Örnek olay Çalışması Calista Luxury
Resort Hotel-Antalya(Yüksek Lisans Tezi), 2010, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.

Turhan Serap, Turizm İşletmelerinde Yeşil Pazarlama: Marmaris Örneği(Yükseklisans Tezi), 2010, Muğla Üniversitesi, Muğla.

Tarınç, Abdullah, Otel İşletmelerinde Yeşil Pazarlama Uygulamalarına İlişkin Yönetici Ve İşgören Tutumlarının Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma(Yüksek lisans Tezi), 2012, Gazi Üniversitesi, Ankara.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder